çay edebiyatı

başlatanında yapanında amına koyim ne boş insanlar amk he çay içtin çok samimi bi olay samimiyet sıçıyon

bide bu çıktı başımıza.vay efendim neymiş çay içen insandan zarar gelmezmiş

bunun ne olduğunu bilmem de leyla ile mecnun kültüründeki çaya laf edenin amına koyayim.

leyla ile mecnun dizisinin bu ülkeye attığı kazıklardan.

siz hiç çay topladınız mı da gidip çay edebiyatı yapıyonuz. ulan o dik yarlarda çaylıklarda ne zorluklarla toplanıyor. anası ağlıyor insanın. sonra gidip bunu aşk malzemesi yapıyorlar. sizin hiç 100 kiloluk çay bohçanız ırmağa düştü mü de aşk acısından dert yanıyonuz? çay bohçası nedir diye bilmeyenler için

sıktı. (bkz: çayı açık severim ama seni çok koyu sevdim) (bkz: her şeyi salla ama çayı demle)

çay toplarken aklıma düşen sayısız felsefik argüman ve hayatı sorgulama isteği. benim için bu.

dedikodudan ibaret. çok çay içmem içdiğimde de böyle muhabbetlere maruz kalınca hızlı adımlarla kaçıyorum

çay güzeldir ama sırf popüler diye bokunu çıkardılar hee amk çay içiyosun anladık

bir karadenizli olarak malumunuz çayı severim, kalitesinden anlar, iyi demlenmişini ararım lakin ben bu kadar konuşmuyorum. benim annem 5 kaşıktan 2 kere demlik bitiriyor -ki bu başkalarının demlediği 3-4 demlige tekabul eder- ve ben böyle bir kadının oglu olmama ragmen boyle konusmuyorum. o denli ozluyorum ki gurbetteyken 4-5 lira bi çaya veririm eger güzel demkenmişse cünkü hasretlik cekiyorum, eksik hissediyorum. yine de çayla ilgili bir şeyler anlatmıyorum kimseye. yine de sozlukte hemfikir olunan bir konuda zıtlık cıkartamadıgım için kendimi huzursuz hissediyorum. bi huzursuzluk var ya hu, niye sizle aynı düşündüysem..

yapanın üstüne şekerli çay dökülsün

çay yanına rakı birde yağmur oldu mu hemen kitabımı alır pencereye koşarım

cemal süreya, can yücel falan yaptıktan sonra bitirilmeliydi. sonra ecem hotoğlu diye biri çıkıp kitaplarında kullanıyor. hoş değil.

içimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır. oysa anlatabildiğim kadarını biliyor. anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir? birer çay içilebilir belki...

"hiç düşündün mü, bir manası var elbet çayla gelen iki küp şekerin" "katran gibi demlenmiş bir çay gibi karşılıklı içmek seni" (bkz: saian)

çok abartılan ve insanlara illa " la ben çay sevmiyorum " dememizi gerektiren şey! sanki damarlarında kan yerine çay akıyor milletin..

çayı severim ama şu çay edebiyatınızın içine soxum, yeter artık.

doldur sofi çay doldur çay doldur da içelim

ne gerek var böyle şeylere? çaya bi anlam yüklüyorsunuz, kahveye bi bir anlam yüklüyorsunuz. etiketleyip duruyorsunuz her şeyi. (bkz: bu bir isyandır)

olum milletin evlenme nedeni lan çay. evlilik programlarında içebilmek için neler yapıyorlar biliyor musun sen aq.

şu soğuttuğun çayın hatrı olmasa unuturdum seni..

sigaradir edebiyatı çayın yanında içilen sigara içine dokunan aşk şiiri gibidir

adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime anne, dedim hadi çay koy da içelim...

çay var içerseen, yol var gidersen

özellikle aşıkların madara ettiği bir çay edebiyatı vardır ki hiç çekilmez. zira çayın demlisi makbuldür. sevgiline bakmak istiyorsan bardağı masaya koy yada hiç içme arkadaşım deli misin acaba ? bir de tüm acılara iyi geldiği gerekçesiyle içiyorsak sebebi var modunda günde 48 demlik bitiren ve çay içenden zarar gelmez diyerek iyi olduğunu zanneden bir kitle var ki o daha da vahim. yağmurun altında toplayıp bir kayarsan tozunun bulunmayacağı arazide taşımak zorunda kal da sonra yap edebiyatını, hadi bakalım.

çay erdal bakkal da içilir

edebiyatını bilmem ama çay iyidir iyi. için.

bununla birlikte mavi, at, kahve, sokak, neşet ertaş, kuş, simit edebiyatı falan da var. sizce de bir eksiklik yok mu? mesela menemen edebiyatı gibi.. menemen kesin alınmıştır bence onunkini de yapmak lazım. menemen candır. edit: adam bana menemen ısmarladı, menemen ısmarlayan adamdan zarar gelir mi bir kerem hıh.

herkes disney karakteri oldu. çay ulan bu nesini övüyosun bu kadar

varoş postu haline gelen edebi akım. çayı kapan altına kompozisyon yazıp post atıyor arkadaş.

herkes çay içer ama tiryakilik başkadır. lakin bunun da bokunu çıkaran yok değil

gereksiz bir uğraştır. bunu hala devam ettiren leş bir tayfa vardır. her muhabbetin sonunu çaya bağlarlar. içtiği sıradan bir çaya bile milyon tane anlam yüklerler. örnek olarak "hayatta her şey geçicidir. kendinizi üzmeyin. çay var mı? çay için çay." gibi sikimsonik örnekler verilebilir.

çay var içersen ben var seversen ev boş gelirsen

ağzına kürekle vurasım geliyor. bu edebiyatı yapan adamlar ölümüne övmeyi severler. önemli olan neyi övdükleri değil. belki günde 2 bardak çay içiyodur ama ölümüne çay över.

çayı severim ama çok abartıyorsunuz be kardeşim

çayın yanında 3 şey iyi gider şiir gofret bide çaya batırılan şey (adını bilmiyorum (bkz: bilemiyorum altan bilemiyorum))

çay güzel şey ama edebiyatının çok abartıldığını düşünüyorum,itici gelmeye başlıyor

mrdepresif ile çay keyfi bir başka.. muhabbet demli.

turkish cay baska abi ya

bir demlik çayım var, tütünümde geçiyoooor

hiç bir bok ifade etmeyen edebiyattır. altı üstü çay için işte abartmayın aq

daha güzel bir içecek bulunana kadar en iyisi bu. kadın gibi, üzerine yüzlerce şiirler, nağmeler yazılır.

stolk'tan güzel bir video daha. bence haklı.

mevzu çaysa gerisi sigaradır.

çay edebiyatı yapa yapa çayıda 3,5 tl yaptınız teşekkürler aq

(bkz: şeker atmıyorum ) tadını böyle alıyorsun abi yeaa. alışıyorsun. (bkz: çay içen adam kötü olur mu )mafya dizilerinde çoğu babanın kıraathanesi var. mesela çukur. i̇dris içiyor çayı basıyor malı:) :)